henüz 3-4 yaşlarında kavruk, çelimsiz,sıska bir çocuk
emekleyerek 2 km ötedeki yemek dağıtım kampına gitmeye çalıştığı her halinden belli.
Çelimsizliğide,sıskalığıda dogru düzgün yemek yiyemeyişinden olsa gerek..
çocuğun arkasında bir akbaba beliriyor,
herhalde çocuğun ölüme yenik düşmesini bekliyor,
çocuk direniyor,akbaba sabrediyor...
......
Ve bizler...
önümze gelen hiç bir yemeği beğenmezken,
bayatlamış diye ağzımıza almadığımız ekmekleri acmasızca çöpe atarken,
hiç düşünüyor muyuz acaba,
bunları bulamayanlar var mıdır,
bir parça kuru ekmeğe ihtiyacı olan var mıdır diye?
Başımızı yastığa koyduğumuzda kaçımızın vicdanı sızlıyordur,
kaçımız bu düşünceyle kıvranırız yatakta saatlerce.
Çok göz yaşı dökmüşüzdür yada dökeriz,
sevgiliden ayrıldığımızda,bi isteğimiz gerçekleşmediğinde vs.
Şu ana kadar hangimiz yemek bulamadığımız için ağlamışızdır,
peki ya açlıktan...
Peki sırf bir yerlerde insanalar açlıktan ölüyor diye ağlayanımız var mıdır?
Belki konuşulduğunda laf açıldığında üzülenler acıyanlar vardır.
ama şunu hiç düşünmeyiz anlamsız üzülmelerle,kuru acımalarla,
ne o insanların karnını doyurabiliriz,
ne de ölmelerini engelleyebiliriz....
Biz İnsanlar Ne Kadar da Nankörüz Değil mi??